8 Aralık 2014 Pazartesi

Hayır, dini inançlarınıza saygı duymuyorum!

İnandığı dinin oluşumuna, gelişimine ve toplumsal sonuçlarına dair, dinsel imana dayalı olmayan eleştirel düşüncelerle karşılaşınca kalbi kırılan ve saygısızlığa uğradığını düşünen insanlar oluyormuş.
Meseleye bir de şöyle bakalım: bir dindarın (hangi dine mensup olduğu hiç fark etmez) dünyayı Tanrının yarattığına inanması ve hepimizin -inancı hangisi ise ona göre- bu inancın gerektirdiği şekilde ibadet etmemizi, bir dizi kutsal kabul edilen metindeki kurallar manzumesine göre yaşamamızı söylemesi, bunu evrensel bir kural olarak dayatması, bu kuralların bir kısmına uymadığımız ya da bu inancı tümüyle reddettiğimiz durumda da kafasına göre sıfatlarla yargılaması, hakaret etmesi, hatta şiddet uygulaması ve hatta bunun için insan öldürme hakkını kendinde görmesine ne demeli? 
Ben kırılmıyorum bunlardan ötürü, hiç de şahsi algılamıyorum açıkçası! Din(ler) denilen olguyu mitoloji, savaş, aile, siyasal örgütlenme, ekonomik örgütlenme, sanat, beslenme kültürleri gibi birer sosyal kültürel olgu olarak görüyorum. Hiçbirisi evrensel değil, hiçbirisi zaman mekan içinde şekillenen özgün koşullardan bağımsız değil. 
Tanrı fikrine inanmanın, başka pek çok yanlış fikir gibi, yaygın olan bir fikirden ibaret olan bu zihinsel tasarımın, varlığın bütünlüğünün tek ve değişmez açıklaması olduğuna inanmanızı her ne kadar sorunlu görsem de buna inanan insanlarla kurduğum çok sınırlı sosyal ilişkiler ya da karşılaşmalar içinde onlara saygısızlık yapmıyorum asla. 
Yine de bu zayıf fikri takip eden düşünme biçimlerinin, davranış düzenlemelerinin, kolektif duyguların, ardı sıra ortaya çıkmış sosyal kuralların, insan aklının evreni anlama kapasitesini, kolektif yaratıcılığını ve kurucu gücünü hafife alan, küçümseyen hatta açıkça insanın bu dönüştürücü potansiyeline hakaret eden ve bunu durdurmak için ortaya çıkmış bir düşünme biçimi, habis bir fikir olduğunun altını çizmek isterim.
Bu yüzden inançlı insanlar, inandıkları dinsel fikirlerin akıldışılığı, zayıflığı, yüzeyselliği, ampirik dayanaksızlığı, mantıksal çelişkileri, çürütülebilirliği, yalnızca duygusal bağlılıktan ötürü sürüyor olması, kültürel bir kimliğin hayata geçilmesinden başka bir şey olmadığı, geçmişten bugüne farklı kültürler arasında transfer edilen evren ve doğa hakkındaki fikirlerle gündelik yaşamı düzenleyen adetlerin derlenip toparlanarak evrensel bir bilgi olarak sunulmasından ibaret kılındığı, hiç de sağlıklı olmayan psikolojik ihtiyaçlara karşılık geldiği gibi konularda çeşitli alternatif açıklamalar duyduklarında bu kadar kırılgan olmasınlar derim. Zira şeceresi de apaçık olan bu zayıf fikir (Tanrı fikri) ve onun etrafındaki tamamlayıcı yamaların (farklı dini inançlar) evrenin tüm gerçeğini açıklayan değişmez hakikatler olarak sunulmakla kalmayıp bir de zorla dayatılması kibrin ve küstahlığın zirvesidir. Üstelik her dinin mensuplarının inanç ve fikirleri, dünyada epey çok sayıda insanın ezilmesine, sömürülmesine, aşağılanmasına, katledilmesine, hapsedilmesine hizmet ediyorken...
Perspektifi tersine çevirince vaziyet işte böyle görünüyor. Peki sizden ateist, deist, agnostik ya da dinsizlere saygı talep ediyor muyum? Hayır, açıkçası kendinizinkinden başka bir fikre kendinizinki kadar kıymet verecek ve saygı duyacak fikrî olgunluğa eriştiğinizde dini inancınızı da bir kenara bırakacak kadar eleştirel algılarınızın açılacağı tekrar tekrar doğrulanmış bir veri olarak ortada.
Dini dogmaların, başka fikir ya da inançlara saygı duyarak sürdürülmesi olanaksız ve kendi mantığına terstir. Bu sebepten saygı duymamanıza hiçbir itirazım yok, dinin tabiatı budur. Bu durumda saygı beklemeniz de aslında sadece kendi düşünce düzeninizin hegemonik olmasını istemenize, ama bunu hegemonik kılacak ikna ediciliğiniz ya da yaptırımınız olmamasına dayanıyor. Böylelikle liberal çok kültürcülük çağının tüm kimliklere eşit mesafede durma safsatasını lehinize kullanmak işinize geliyor ve saygı talep ediyorsunuz, üstelik de din dışı hiçbir düşünme biçimine ve kendi inandığınız dışında başka dinlere hiç de saygı duymadığınız halde! 
İnandığınız fikirlere ve bu fikirlerin yeryüzünde yayılmasına, sürdürülmesine, kurumsallaşmasına çaba sarf eden, misyonu bu olan, bu işe gönülden bağlanmış ya da bu işi mesleği edinmiş kişilere en ufak bir saygı duymuyorum. Bu fikirlerin yeryüzünden silinmesi, itibarsızlaştırılması, etkisizleştirilmesi için çaba sarf edeceğimi de açıkça beyan ediyorum. İnançlarınızın bıraktığı habis etkilerin, insan hayatına ve doğaya hiçbir yararı olmayan bu gibi zararlı ve zayıf düşünme biçimlerinin yaşantımdan ve başka insanların yaşantısından çıkarılması, geçersiz kılınması için ilk gençliğimden beri kişisel çapta gayret ettim, etmeye de devam edeceğim. En azından bu gibi fikirlerin ve inançların semtime uğramaması için her zaman uğraşacağım. Haliyle siz inançlıların inançlarınızı, bulunduğum ortamda yaşantımın orta yerine boca etmenize elbette hiçbir saygım olmayacak.
Bu yüzden mırın kırın ederek ikiyüzlü bir şekilde inancınıza saygı talep etmeyi bırakın. Sahte bir nezakete karşılıklı olarak hiç ihtiyacımız yok. Sadece sizinkine değil, hiçbir dini inanca ve ondan yola çıkan dinsel fikirlere saygı duymuyorum. 

Anarşi kavramı

Bütün toplumsal ve psişik özgürleşmelerin ortak noktası, insanı birey ya da topluluk halinde tabi kılıp yönetilebilir bir varlığa indirgeyen...