Deleuze filozoflar içinde bir skandal olaydır. Sevenlerinden çok düşmanları olması, onun için, onu okuyan bizler için en hayırlı durum. Deleuze'ün filozoflar içinde bir filozof sayılması, bir döneme, bir ideolojiye, ('postyapısalcı' veya 'marksist' gibi) bir akıma ait kılınmaya çabalanması ona yapılacak en büyük haksızlık. Bu yalnızca onun düşmanlarının, düşünceyi raflardaki bir düzenleme ve tasnif meselesi haline getirmek isteyenlerin, onu sever görünürken bile, aslında iğrenti ve haset duygularından kurtulamayanların yapacağı bir iştir. Hıncın entelektüel hali...
Kendinden önce bilimin, düşüncenin, edebiyatın ve sanatın her alanında beliren ayrıkotlarıyla zamandışı buluşmasında, çetecilere katılır ve düşüncenin düzenli ordularına karşı yeni bir gerilla savaşı açar. Savaşın sahasını tüm yeryüzüne yayana kadar genişletmeye başlar.
O, felsefenin, felsefe içine hapsolarak yapılmasını salık veren temellük edilişinden kendini tümüyle kurtarıp yepyeni bir şey oluşturur: Felsefeye felsefenin dışarısıyla bağlantılar kurabileceği sayısız patikalar, yollar, temiz hava kanalları, taze su boruları, yepyeni giriş çıkış kapıları icat eder. Sadece icat etmekle kalmaz, icat etme imkanlarını da çoğaltmak için felsefeden dışarılara doğru ve dışarılardan felsefeye doğru bakmanın ustalığını geliştirir. Felsefe, her şeye üstten bakan bir nihai teorinin tanrısal ağırlığından kendini kurtarıp hafifler, düşüncenin en yüksek hızında hareket etmeye başlar, hiç durmaksızın bağlantılar kurmanın azmanlığına dönüşür.
Felsefenin diğer düşünce disiplinleri üzerindeki emperyalist yayılımına son verir. Felsefe, felsefe olmayandan öğrenerek felsefe yapmaya başlamaktır. Bu aynı zamanda filozof olmayanların felsefe yapabilmesinin yollarını açtığı için de skandaldır. Felsefenin salt filozoflar, düşüncenin ehil uzmanları, devletin akademideki kapıkulları tarafından kendi içlerindeki bir diyalog ya da tartışma ya da eleştiri olarak yapılmasına karşı büyük bir savaş çağrısıdır.
Deleuze metinlerinin görünürdeki zorluğu sevenlerini, onun aşıladığı cür'etle çetecilere katılanları korkutmaz. Düşüncenin fabrikasyon kalıplarından geçmiş, zihni defalarca haddelenmiş ve emre amade hale gelmiş uzmanlar içindir bu zorluk. Diğerleri için Deleuze'e başlangıç ile felsefeye başlangıç ile aynı anlama gelir, felsefe tarihinin ürkütücü hakimiyetinden bir kaçış, kendi namına felsefe yapmaya bir başlangıç.
Nazik bir melodinin iç yumuşatan ezgisi ya da bir senfoninin coşkusu değil, uygarlığın merkezini istila etmeye gelen vahşilerin, kale surlarını yıkmaya gelen barbarların, yırtıcı hayvanların böğürtüsü işitilir artık.
Öyle ki sonunda felsefenin dışında bırakılmış tüm ipsiz sapsızlar, çulsuzlar, çapulcular, mülksüzler, baldırıçıplaklar, izin verilmemişler, ehliyetsizler, uyumsuzlar, ayarsızlar, aylaklar, avareler, hep yolda olanlar, dikiş tutturamayanlar, başkaldıranlar, sessizler, ayarsız sesler çıkaranlar o alana doluşup felsefeden soyluyu, efendiyi nihai olarak defedip kendi özgün ama kakafonik olmayan sesleriyle felsefe yapana, yeni bir dostluğu kurana kadar.