1 Ocak 2005 Cumartesi

"Tahakküm ve iktidar mı onlar da ne ola ki?"


Tahakküm ve iktidar kavramını birbirine karıştırıyor olmayalım?
Baskı, hakimiyet, egemenlik, ile güç, kudret, iktidar, aynı şey olmasa gerek...
Tahakkümü tasfiye ederek gücü yeniden ele geçirmekle iktidar olmak aynı şey değil herhalde. Gücün/iktidarın bir odakta merkezileşmesi/yoğunlaşması yerine, güç dağılımındaki asimetriyi bozmak suretiyle bireylerin kendi güçlerini kendi ellerine aldıkları; kaçınılmaz bir şekilde tahakküme yol açacak güç/iktidar yoğunlaşmalarının önüne geçildiği; toplumsal ilişkilerde temsiliyetin kaldırıldığı ve hem bireyler arası ilişkileri hem de toplumsal genelliği sarması beklenen durum değil midir Anarşi?
Devlet iktidarı olarak gücün ortadan kaldırılması halinde, güç/iktidar yoğunlaşması olanağı yine de ortadan kalkmış olmaz. Devlet iktidarı, iktidarın icra ediş tarzlarından birisidir ve şiddet, baskı ile sömürü de bunun sonuçlarındandır.
İktidar bir ilişkidir. Somut bir şey olarak iktidardan bahsedilemez. Bunu söylemek elbette iktidarın somut tezahürünün olmadığı anlamına gelmez. Ne var ki İktidar kafamıza inen cop değildir. Copun indiği kafa ile copu indiren kolun sahibinin kafası arasında olduğu kadar copun inmesine emir veren, copun inmesini meşru gören, cop sisteminin yönetmeliğini, kanununu yazan, onaylayan, yürürlüğe koyan, tebliğ eden, cop kullanacakları yetiştiren, copu imal eden, tüm katılımcı kafaların arasında ve üzerinde gerçekleşen, ve bizzat hepsinin sorumlu olduğu ilişkiler ile bu ilişkilerin yaşama ruhunu veren etiği ve rasyonalitesidir. İktidar ilişkilerinin kurucusu olarak bu rasyonalite gücün, cop formunda ineceği kafaya doğru hareket etmesine yol açar. Kafadaki şişlik, çekilen acı bütün bunlar iktidar ilişkilerinin sonucudur, sadece Devlet olarak iktidar ilişkilerinin değil hayatın tümünü kuşatan iktidar ilişkilerinin... Demek ki tek tek kurumlardan değil gündelik hayatın içinde sürekli tezahür eden durumlardan, insanlar arası ilişkilerin bir niteliğinden, denilebilir ki şimdiye kadar ki toplumsallığın temel bir karakteristiğinden bahsediyoruz. Yani söz konusu olan iktidar değil, insan ilişkilerinin ve toplumsal ilişkilerin iktidar ilişkileri olarak gerçekleşmesidir.
İktidar ne aşağıdan ne yukarıdan gelir. Yukarıdaki yoğunlaşmalar olarak addedilen devlet ya da devlet benzeri makro kurumlaşmalar iktidar ilişkilerinin bir bölümünü oluşturur.
Ne iktidar ne de tahakküm ilişkileri, öyle basitçe yeri tespit edilebilen, bir çırpıda anlaşılabilen, aşılabilen, uygun lisanı bulunur bulmaz “doğru” siyasal tavrın koşullarının temin edilmesine olanak veren şeyler değildirler. İktidar ilişkileri karmaşık yollarla gerçekleşir ve direnen özneleri de içine alır. Hali hazırda kimse iktidar ilişkilerinden azade değildir.
Mesele iktidar ilişkilerinin, tüm insan ilişkilerinin belirleyici dili olmasına son vermektir ki bu, dilimize de çeki düzen vermeyi gerektirir.
Kanımca güç, iktidar, kudret, kuvvet, zor, tahakküm, baskı, otorite, hiyerarşi gibi kavramların birbirlerinin yerine kolayca geçebilen kavramlar olmaması gerektiği üzerinde ısrarla durup bu kavramları dikkatle gözden geçirmek gerek.
Efendisiz ve sömürüsüz bir dünya için, iktidar ve tahakküm ilişkilerinin tabiatını, işleyiş mekanizmalarını, dilde ve ideolojideki kuruluşlarını ve gündelik hayatı nasıl örgütlediklerini anlamaya yönelmek gerek. O mekanizmalar, Ulus-Devletlerden, IMF ya da NATO’dan çok daha fazlasını içermiyor mu?


Anarşi kavramı

Bütün toplumsal ve psişik özgürleşmelerin ortak noktası, insanı birey ya da topluluk halinde tabi kılıp yönetilebilir bir varlığa indirgeyen...