Erkeklerin en çok bildiği ama en çok inkâr
ettiği sır:
Erkeklik
sorgulanıyor. Erkeklik, artık erkekler tarafından da sorgulanabilir bir konu
olarak görülüyor nihayet. Feminist ve Lgbt hareketlerinin yaygınlaşması ve
güçlenmesinin de doğrudan bir etkisi olarak görebiliriz bunu aynı zamanda. Yaşadığımız
ülkede bu alana dair şimdiye kadar neler yapıldığının özetiyle başlayalım:
erkekler 2008’de ilk defa kadına yönelik şiddet, taciz tecavüz, homofobi,
transfobi ve nefret suçları gibi konularda kendi inisiyatifleriyle sokağa
çıkmaya ve eylem yapmaya başladılar. Bu sürecin ilk göze görünür aktörü olan
Biz Erkek Değiliz İnisiyatifi isimli anti-otoriter inisiyatifle birlikte bir
takım farkındalık çalışmaları, sohbetler, atölye çalışmaları yapıldı. Bedi’nin
doğrudan etkisi mi yoksa dönemin getirdiklerinden mi ayırt etmek zor, farklı
sol, sosyalist partilerden de erkekler sokağa çıktılar. Esp, Edp, Yeşiller
Partisi, BDP, gibi sol partiler de çeşitli zamanlarda öncelikli olarak kadına
yönelik şiddeti protesto etmek için sokağa çıktılar, eylemler yaptılar, yapmaya
devam ediyorlar. İstanbul, Ankara, Van, Adana, İzmir, Diyarbakır, Malatya,
Eskişehir (bilebildiklerim bunlar) gibi şehirlerde çeşitli zamanlarda çeşitli
sol, sosyalist çevrelerden erkekler benzer eylemler gerçekleştirdiler. Bunun
yanı sıra Erkek Muhabbeti isimli bir atölye çalışmaları dizisi de Sogep’in
projesi olarak hayata geçirildi ve sürüyor. Geçtiğimiz Haziran ayında bu kez
Kürtaj Yasağına Karşı Erkekler adıyla bir inisiyatif oluşturulmuş ve bir
protesto yürüyüşü gerçekleştirmişti. İnternette bu konuları odağına alan bir
kaç sosyal medya grubu da mevcut. Bazı blog ve web sitelerinde birçok yazılı
kaynak ve bilgilendirici materyal toparlanıyor. Akademik alanda giderek artan
bir üretim söz konusu: Son birkaç yıl içinde eleştirel erkeklik çalışmaları
çerçevesi içinde görebileceğimiz yeni yeni telif kitaplar çıkmaya başladı.
Konuyla ilgili tez çalışmalarının yanında ilk kez bundan 2 yıl önce bir de
akademik sempozyum düzenlenmişti. Ana akım basında da bazı köşe yazarlarının
konuyu sürekli olarak gündeme taşımasını da bu başlıklara ekleyebilirim.
Birkaç yıldır peş
peşe birbirine eklenen ve bu dönüşüm alanını küçük katkılarla şekillendiren bu örneklerin
en yenilerinden biri kendi alanında bir ilk oluşturan bir kitap: Bilinen Sır: Erkeklik ve Sosyalist Erkekler,
Mesut Çeki tarafından derlenmiş. Çalışma bir grup erkeğin konuya dair doğrudan
kendi deneyimlerinden ve erkekliği sorgulama süreçlerinden yola çıktığı yazılardan
oluşuyor. Kitaba katkıda bulunan erkekler örgütlü sol hareketin içinden geliyor.
Hem kendi içlerinde atölye çalışmaları ve konuya dair okumalar yürütmüşler hem
de sokaktaki protesto eylemlerinin bazılarını örgütlemişler. Hatta bazı semt
kahvelerine giderek atölye çalışmaları da yapmışlar.
Kitabın 17
yazarı toplam 18 metinde konuyu kendi deneyimleriyle ve dönüşümlerini nasıl
gördüklerini anlatarak ele alıyor. Sosyalist feminist teoriden, Marksist
literatürün bazı kaynaklarına, Lgbt hareketinden toplumsal cinsiyetin cinsiyet
devrimi perspektifiyle birlikte ele alınışına ve Kürt özgürlük mücadelesinin bu
konuya dair üretimlerinin katkısına kadar çeşitli meseleler tartışılıyor. Tartışılan
en önemli sorunlardan birisi de örgütlü mücadele içindeki kadın yoldaşlarıyla
ilişkiler sorunu. Kitapta yazan her erkek açısından kendi zihniyetinin yol
açtığı sorunlara dair çok kayda değer bir farkındalık, bir yüzleşme boyutu mevcut.
Bu gibi yüzleşmelerin
yapıldığı metinlerde en zorlayıcı nokta özellikle erkeklerin kendi
deneyimlerini ele alırken, kendi duygularını başkalarına açmakta çekingen
davranması ve rahat yazamamasıdır. Bir atölye çalışmasının yüz yüze ortamında yakınlık
hissettiğimiz kişilere bile son derece sakınımlı davranabiliyoruz. Ancak bu
yazıların tümünde, bu sınırlamayı aşmayı, kendi kırılganlığını da açık etmeyi
isteyen ve bunu yer yer de başaran göze çarpan bir çaba var. Meselenin bu yönü,
ortaya atılacak bütün çözümlemelerin ve derin politik analizlerin ötesinde bir
önem taşıyor.
Erkeğin kendi iç
dünyasında gerçekleştireceği dönüşüm, başkalarıyla sosyal ilişkilerinde
yaşadığı duygulanımlarının dahi toplumsal olarak inşa edilmiş yapılardan
süzülerek somutlaştığının bilincine varmakla mümkün. Bu, “duygularımız bize ait
değildir” demek anlamına gelmez, ancak “duygulanımlarımız bile” salt mahrem ya
da kişisel değildir. Kişisel olan aynı zamanda politiktir, aynı zamanda
toplumsal ve kültüreldir.
Biz bunu
birbirimizle yazılı ya da sözlü olarak deneyim paylaşımı esnasında deşifre
edebilirsek aynı zamanda politik bir mesele de kılabiliriz. Dünyayı dönüştürme
mücadelesinin kendimizi dönüştürme mücadelesinden ayrı bir şey olmadığını ayırt
etmenin bir yolu da birbirimizi dönüştürmeye açık olmak, yani kendimizi açık ve
eleştirilebilir kılmaktır. Bu yüzden erkeklik sadece bir benlik dönüşümü
meselesi olarak kavranamaz, bir kolektif mücadele alanı olarak kavranması
gereken şeydir. Kitabı özel ilk kılan şey de bu: elbette her okur, radikal /
devrimci politikayı kendi algılaması çerçevesinde kitapla farklı şekilde ilişkilenebilir.
Ancak deneyimin kolektif paylaşımı olarak görebileceğimiz bu çalışma, her
birimizin farklı çevreler içinde kendi erkekliğimizle ne şekilde
uğraşabileceğimize ve bunu bir devrimci politik dönüşüm mücadelesi olarak nasıl
kavrayabileceğimize dair somutlaşmış bir örnek sunuyor.
Önsözde
Mukaddes Erdoğdu Çelik’in dediği gibi “Kuşkusuz bunlar ilk devrimci girişimler,
arkasının gelmesi gereken uzun soluklu mücadelenin başlangıcı sayılmalı”. Henüz
bir arpa boyu kadar yol gitmedik, ama bu bile ne kadar uzun bir süreçten sonra,
kendi dirençlerimizi birer birer kırmaya başlayınca oldu. Şimdi erkekliği
sorgulamanın, egemen erkeklik ve iktidarla özdeşleşmemizi reddetmenin ne kadar
büyük bir sorumluluk olduğunu görebiliyoruz.
Örgütlü bir
mücadele haline henüz gelememiş olsa da küçük farkındalık gruplarıyla,
atölyelerle, düzenli okuma ve tartışmalarla daha da yol alabileceğimiz aşikâr. Sadece
sokaklarda sesimizi duyurarak egemen erkekliğin dışına çıkmaya çalışmanın
mümkün olduğunu göstermekle kalmamalı, örgütlü mücadelenin bütün alanlarında,
sendikalarda, stk’larda, parti örgütlerinde, üniversite kantinlerinde, eylem
alanlarında, kültür merkezlerinde bizzat erkekler çalışmalar örgütlemeliyiz. Bilinen Sır gibi kitapların daha da
çoğalması ve kolektif deneyimlerin artması için.
Bilinen
Sır - Erkeklik ve Sosyalist Erkekler
Derleyen Mesut
Çeki, Akademi Yayın Ceylan Yayıncılık, Mayıs 2012