2 Ağustos 2019 Cuma

Tekilliği yontmak

Deleuze'de en sevdiğim şey ürettiği kavramların hiçbirisine gönülden bir bağlılığı -onları vazgeçilmez kılmak anlamında- olmaması. Bir kavram iş görüyorsa onu kullanın ya da hemen bir yenisine geçin der. Özellikle geç döneminde kavramsız bir yazıya ulaşmaya çalışır. İyice imgesel bir düşünme biçimine, hayatın kendisi gibi hep akış halinde olan bir düşünme biçimine. Resim ya da harita ya da 3 boyutlu modelleme gibi, ama -her duruma uydurulabilecek zaman ve mekandan özerk- sabit modeller oluşturmadan. Bu, kaosun içine dik dik bakıp geçici ve akışkan olanı yakalamaya çalışmadığı için değil, ya da keyfi bir oyun oynadığı için de değil. Devamlı akışta olanı, ona uygun bir dille anlatmak için. Kaos devamlı dönüşüyor, başkalaşıyor. Kaosun sonsuzluğu ve nihai kavranamazlığı karşısında, önceden belirlenmiş seçiciliklerimizin belirlediği algılama biçimlerimize takılan ve örüntüler sunar gibi görünen akışlar ve tekillikler var yalnızca. Bizim yapmamız gerekense Deleuze'de akış ya da tekillik ya da diyelim ki olay (vb herhangi bir) kavramın ne demek olduğunu anlatmak değil. Onun deyişiyle "tekilliği yontmak" için kavramı alet edinmek. İş görmek yani. Böylece kavram geri planda çalışır. Kavram, kavramın isminde donmaz, kavrama sürecinde akışa dahil olur. Ancak anlatımda gözden yiter. Marangozun aletlerinin nasıl yapıldığı ile değil, o aletlerle marangozun yaptığı şeyin kendisi ile ilgiliyizdir her zaman. Kavramı kullanmak, karşımızdaki kişiyi yeni bir düşünme düzlemine geçirmiyorsa henüz kavram/alet elle tutulmamış, elde henüz kavranmamış, aleti tekrar tekrar kullanma melekesinin sağladığı kas terbiyesi edinilmemiş, kavram henüz alet haline gelmemiştir. Kavrama, aleti öyle sadece eline almakla olacak bir şey değil zaten. Onu nasıl tutacağını, kullanacağını öğrenme -ki bu hiç bitmez- tahtayla etkileşime sokma, tahtayı ve zaman içinde işin incelikleri gerektirdikçe aleti de (kavramı da) dönüştürme/uyarlama işidir. Ustalığa yönelik arzu hep çırak kalmayı gerektirir. O yüzden Deleuze Aristoteles gibi bir "Usta", / "Master" olmadı, hep bir çıraktı. Deleuze'e sadakat onun kavramlarını nihai aletler olarak sabitleştirmeden, devamlı onun sözcükleriyle konuşmadan, ama ondan ilham aldığımız oluş felsefesini çalıştırarak düşünmeye çalışmak olur. Ya da bizatihi alet oluşu deneyimlemek.

Anarşi kavramı

Bütün toplumsal ve psişik özgürleşmelerin ortak noktası, insanı birey ya da topluluk halinde tabi kılıp yönetilebilir bir varlığa indirgeyen...